BURSA
BURSA ULU CAMİİ
1396-1400 yıllarında Yıldırım Bayezıt tarafından, tamamıyla kesme taştan, çok kalın ve yüksek duvarlarla 12 ağır dört köşeli paye üzerine, pandantiflerle, yirmi kubbeli olarak yaptırılmıştır.
Çok kubbeli camilerin en klasik ve abidevi bir örneğidir. Zengin ve ferah mekanı ile bütün Türk camileri arasında en büyük ölçüye de (318 m2) sahiptir. Rumi ve palmetlerle ince işlenmiş küçük geçme panolar, geometrik örnekli korkuluk şebekeleri, ön cephesindeki kitabe ve şebekeli tacı ile minber Selçuklu üslubundan
Osmanlı üslubuna geçişin şaheseridir.
Şadırvanın yapımı ile ilgili rivayete göre; Ulu Caminin yapımı için bazı yerlerin kamulaştırılması gerekir. Şadırvanın bulunduğu yer ise bir Musevi kadına aittir. Arazisini vermek istemeyen Musevi kadın bir gece rüyasında tüm insanların aynı yöne koştuklarını görür. Merakla nereye gittiklerini sorar "Cennete!" cevabını alır. O da koşmak ister ama arazisini vermediği için ona engel olurlar. Bu rüyadan çok etkilenen Musevi kadın ertesi gün arazisini, şadırvan yapılması koşulu ile verir.
Caminin inşası sırasında nakit zorluğu çekilip yarım bırakılınca Hıristiyan ve Musevi cemaatler maddi katkıda bulunmuş, bunun üzerine Müslümanlar da şükranlarını belirtmek için David'in Yıldızı ve Haç işaretlerinin oyulduğu taşları caminin pencereleri üzerinde kullanmışlardır.

EMİR SULTAN CAMİİ VE TÜRBESİ
Ünlü bir bilgin olan Emir Sultan, 1391 yılında Bursa'ya gelmiş ve Yıldırım Bayezıt'ın kızı Hundi Fatma Hatun ile evlenmiştir. Emir Sultan Cami ve türbesi, karısı tarafından II. Murat devrinde yapılmıştır. Bursa'nın doğusunda Emir Sultan Mezarlığı yanında bir tepededir.
Kuzey yönünde yanlarında iki oda bulunan sekiz köşeli bir türbe vardır.
ÇİNİCİLİK (İZNİK)
İznik çiniciliğinin gelişimini, tarihleri bilinen yapılar üzerindeki çini kaplamalardan açık-seçik görülebilir. 1378/91 yılları arasında yapılan İznik Yeşil Cami minaresini süsleyen en eski Osmanlı çinileri teknik ve dekor bakımından Selçuk geleneğini devam ettirmekle beraber renk ve tonları onlardan daha zengindir.
Camiye ismini veren bu çiniler firuze ve yeşil renklerin çeşitliliği ve zenginliğiyle dikkat çekerler.
ULU ÇINAR
600 yaşındaki bir çınar, kolları osmanlı dönemi zamanından günümüze kadar gelmiş devasa büyük bir ağaç. 20 kişi elele tutuşarak çevresini anca sarabiliyormuş.
ULUDAĞ
Bursa Uludağ, Türkiye'nin en gözde kış sporları merkezidir. Kış ayları boyunca yerli ve yabancı turistlerle dolup taşar.
Uludağ'ın genelde en yüksek diye bilinen ve Zirve olarak adlandırılan tepesi 2493 metredir. Ancak en yüksek tepesi Kara Tepe'dir ve yüksekliği 2543 metredir. Bu bölgede kayak yapılamaz ama daha alçak olan Fatin Tepe (2050 m) ve Kuşaklı Kaya (2232 m) bölgelerinde kayak pistleri vardır. Yazın Uludağ'ın yaylası olan Kirazlı Yayla ve Sarı Alan mevkilerinde et mangal lokantaları ve piknik yerlerinde güzel bir gün geçirebilirsiniz. Bu bölgeler doğa yürüyüşleri veya çadır kampı için de uygundur.
SUUÇTU ŞELALESİ
Mustafakemalpaşa ilçesine 18 km. uzaklıkta, Çataltepe mevkiinde, Muradiye Sarnıç Köyü yakınlarında, Karadere üzerinde yer alan Suuçtu Şelalesi; bir fay hattının çökmesi ile oluşmuştur.
38 metreden dökülen su, yazın suyunun azalmasına rağmen kış aylarında doldurduğu göleti ile güzel bir manzara oluşturmaktadır.
Suçtu Şelalesi, etrafını saran kayın ağaçları arasında, serin ve temiz havası ile gezi, piknik ve mesire alanı olarak kullanılmaktadır.
KAYNAK: